Sunday 25th of May 2025

Available Translations

كهيعص

Kaaaf-Haa-Yaa-'Ayyyn-Saaad    

Kaf, He, Ye, Ayn, Sad.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 1

"ذِكْرُ رَحْمَتِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا"

Zikru rahmati Rabbika 'abdahoo Zakariyya

(Bu,) Rabbinin, kulu Zekeriya´ya rahmetinin zikridir.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 2

"إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ نِدَاءً خَفِيًّا"

Iz naadaa Rabbahoo nidaaa'an khafiyyaa

Hani o, Rabbine gizlice seslendiği zaman;

Surah Number : 19 , Ayat Number : 3

"قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُنْ بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا"

Qaala Rabbi innee wahanal'azmu minnee washta'alar raasu shaibanw wa lam akum bidu'aaa'ika Rabbi shaqiyyaa

Demişti ki: "Rabbim, şüphesiz benim kemiklerim gevşedi ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu; ben Sana dua etmekle mutsuz olmadım."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 4

"وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِنْ وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا فَهَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ وَلِيًّا"

Wa innee khiftul mawaa liya minw waraaa'ee wa kaana tim ra atee 'aairan fahab lee mil ladunka waliyyaa

"Doğrusu ben, arkamdan gelecek yakınlarım adına korkuya kapıldım, benim karım da bir kısır (kadın)dır. Artık bana Kendi Katından bir yardımcı armağan et."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 5

"يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ ۖ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا"

Yarisunee wa yarisu min aali Ya'qoob, waj'alhu Rabbi radiyya

"Bana mirasçı olsun. Yakup oğullarına da mirasçı olsun. Rabbim, onu (kendisinden) razı olunan(lardan) kıl."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 6

"يَا زَكَرِيَّا إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَىٰ لَمْ نَجْعَلْ لَهُ مِنْ قَبْلُ سَمِيًّا"

Yaa Zakariyyaaa innaa nubashshiruka bighulaami nismuhoo Yahyaa lam naj'al lahoo min qablu samiyyaa

(Allah buyurdu:) "Ey Zekeriya, şüphesiz Biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; Biz bundan önce ona hiçbir adaş kılmamışız."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 7

"قَالَ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا"

Qaala Rabbi annaa yakoonu lee ghulaamunw wa kaanatim ra atee aaqiranw wa qad balaghtu minal kibari 'itiyyaa

Dedi ki: "Rabbim, karım kısır (bir kadın) iken, benim nasıl oğlum olabilir? Ben de yaşlılığın son basamağındayım."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 8

"قَالَ كَذَٰلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِنْ قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْئًا"

Qaala kazaalika qaala Rabbuka huwa 'alaiya haiyinunw wa qad khalaqtuka min qablu wa lam taku shai'aa

(Ona gelen melek:) "İşte böyle" dedi. "Rabbin dedi ki: Bu Benim için kolaydır, daha önce sen hiçbir şey değil iken, seni yaratmıştım."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 9

"قَالَ رَبِّ اجْعَلْ لِي آيَةً ۚ قَالَ آيَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلَاثَ لَيَالٍ سَوِيًّا"

Qaala Rabbij 'al leee Aayah; qaala Aayatuka allaa tukalliman naasa salaasa layaalin sawiyyaa

Dedi ki: "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." Dedi ki: "Senin alametin, sapasağlam iken, üç tam gece insanlarla konuşmamandır."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 10

"فَخَرَجَ عَلَىٰ قَوْمِهِ مِنَ الْمِحْرَابِ فَأَوْحَىٰ إِلَيْهِمْ أَنْ سَبِّحُوا بُكْرَةً وَعَشِيًّا"

Fakharaja 'alaa qawmihee minal mihraabi fa-awhaaa ilaihim an sabbihoo bukratanw wa 'ashiyyaa

Böylelikle (Zekeriya) mescidten kavminin karşısına çıkıp onlara (şu anlamları) işaret etti: "Sabah akşam tesbih edin."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 11

"يَا يَحْيَىٰ خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ ۖ وَآتَيْنَاهُ الْحُكْمَ صَبِيًّا"

Yaa Yahyaa khuzil Kitaaba biquwwatinw wa aatainaahul hukma saiyyaa

(Çocuğun doğup büyümesinden sonra ona dedik ki:) "Ey Yahya, Kitabı kuvvetle tut." Daha çocuk iken ona hikmet verdik.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 12

"وَحَنَانًا مِنْ لَدُنَّا وَزَكَاةً ۖ وَكَانَ تَقِيًّا"

Wa hanaanam mil ladunnaa wa zakaatanw wa kaana taqiyyaa

Katımız´dan ona bir sevgi duyarlılığı ve temizlik (de verdik). O, çok takva sahibi biriydi.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 13

"وَبَرًّا بِوَالِدَيْهِ وَلَمْ يَكُنْ جَبَّارًا عَصِيًّا"

Wa barram biwaalidayhi wa lam yakum jabbaaran 'asiyyaa

Ana ve babasına itaatkardı ve isyan eden bir zorba değildi.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 14

"وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَيًّا"

Wa salaamun 'alaihi yawma wulida wa yawma yamootu wa yawma yub'asu haiyaa (section 1)

Ona selam olsun; doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağı gün de.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 15

"وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مَرْيَمَ إِذِ انْتَبَذَتْ مِنْ أَهْلِهَا مَكَانًا شَرْقِيًّا"

Wazkur fil Kitaabi Maryma; izin tabazat min ahlihaa makaanan shariqiyyaa

Kitap´ta Meryem´i de zikret. Hani o, ailesinden kopup doğu tarafında bir yere çekilmişti.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 16

"فَاتَّخَذَتْ مِنْ دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا"

Fattakhazat min doonihim hijaaban fa arsalnaaa ilaihaa roohanaa fatamassala lahaa basharan sawiyyaa

Sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz (Cibril´i) göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 17

"قَالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمَٰنِ مِنْكَ إِنْ كُنْتَ تَقِيًّا"

Qaalat inneee a'oozu bir Rahmaani minka in kunta taqiyyaa

Demişti ki: "Gerçekten ben, senden Rahman (olan Allah)a sığınırım. Eğer takva sahibiysen (bana yaklaşma)."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 18

"قَالَ إِنَّمَا أَنَا رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَامًا زَكِيًّا"

Qaala innamaa ana rasoolu Rabbiki li ahaba laki ghulaaman zakiyyaa

Demişti ki: "Ben, yalnızca Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım)."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 19

"قَالَتْ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ وَلَمْ أَكُ بَغِيًّا"

Qaalat anna yakoonu lee ghulaamunw wa lam yamsasnee bashrunw wa lam aku baghiyyaa

O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 20

"قَالَ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ ۖ وَلِنَجْعَلَهُ آيَةً لِلنَّاسِ وَرَحْمَةً مِنَّا ۚ وَكَانَ أَمْرًا مَقْضِيًّا"

Qaala kazaaliki qaala Rabbuki huwa 'alaiya haiyimunw wa linaj 'alahooo Aayatal linnaasi wa rahmatam minnaa; wa kaana amram maqdiyyaa

"İşte böyle" dedi. "Rabbin, dedi ki: -Bu Benim için kolaydır. Onu insanlara bir ayet ve Bizden bir rahmet kılmak için (bu çocuk olacaktır)." Ve iş de olup bitmişti.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 21

"۞ فَحَمَلَتْهُ فَانْتَبَذَتْ بِهِ مَكَانًا قَصِيًّا"

Fahamalat hu fantabazat bihee makaanan qasiyyaa

Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 22

"فَأَجَاءَهَا الْمَخَاضُ إِلَىٰ جِذْعِ النَّخْلَةِ قَالَتْ يَا لَيْتَنِي مِتُّ قَبْلَ هَٰذَا وَكُنْتُ نَسْيًا مَنْسِيًّا"

Fa ajaaa 'ahal makhaadu ilaa jiz'in nakhlati qaalat yaa laitanee mittu qabla haazaa wa kuntu nasyam mansiyyaa

Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki: "Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutuluverseydim."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 23

"فَنَادَاهَا مِنْ تَحْتِهَا أَلَّا تَحْزَنِي قَدْ جَعَلَ رَبُّكِ تَحْتَكِ سَرِيًّا"

Fanaadaahaa min tahtihaan allaa tahzanee qad ja'ala Rabbuki tahtaki sariyyaa

Altından (bir ses) ona seslendi: "Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 24

"وَهُزِّي إِلَيْكِ بِجِذْعِ النَّخْلَةِ تُسَاقِطْ عَلَيْكِ رُطَبًا جَنِيًّا"

Wa huzzeee ilaiki bijiz 'in nakhlati tusaaqit 'alaiki rutaban janiyyaa

Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülüversin."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 25

"فَكُلِي وَاشْرَبِي وَقَرِّي عَيْنًا ۖ فَإِمَّا تَرَيِنَّ مِنَ الْبَشَرِ أَحَدًا فَقُولِي إِنِّي نَذَرْتُ لِلرَّحْمَٰنِ صَوْمًا فَلَنْ أُكَلِّمَ الْيَوْمَ إِنْسِيًّا"

Fakulee washrabee wa qarree 'ainaa; fa immaa tarayinnna minal bashari ahadan faqooleee innee nazartu lir Rahmaani sawman falan ukallimal yawma insiyyaa

Artık, ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki: "Ben Rahman (olan Allah)´ a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 26

"فَأَتَتْ بِهِ قَوْمَهَا تَحْمِلُهُ ۖ قَالُوا يَا مَرْيَمُ لَقَدْ جِئْتِ شَيْئًا فَرِيًّا"

Fa atat bihee qawmahaa tahmiluhoo qaaloo yaa Maryamoo laqad ji'ti shai'an fariyyaa

Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 27

"يَا أُخْتَ هَارُونَ مَا كَانَ أَبُوكِ امْرَأَ سَوْءٍ وَمَا كَانَتْ أُمُّكِ بَغِيًّا"

Yaaa ukkhta Haaroona maa kaana abokim ra-a saw'inw wa maa kaanat ummuki baghiyyaa

"Ey Harun´un kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın, utanmaz (bir kadın) değildi."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 28

"فَأَشَارَتْ إِلَيْهِ ۖ قَالُوا كَيْفَ نُكَلِّمُ مَنْ كَانَ فِي الْمَهْدِ صَبِيًّا"

Fa ashaarat ilaih; qaaloo kaifa nukallimu man kaana fil mahdi sabiyyaa

Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?"

Surah Number : 19 , Ayat Number : 29

"قَالَ إِنِّي عَبْدُ اللَّهِ آتَانِيَ الْكِتَابَ وَجَعَلَنِي نَبِيًّا"

Qaala innee 'abdullaahi aataaniyal Kitaaba wa ja'alanee Nabiyyaa

(İsa) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah´ın kuluyum. (Allah) Bana kitabı verdi ve beni peygamber kıldı."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 30

"وَجَعَلَنِي مُبَارَكًا أَيْنَ مَا كُنْتُ وَأَوْصَانِي بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ مَا دُمْتُ حَيًّا"

Wa ja'alanee mubaarakan aina maa kuntu wa awsaanee bis Salaati waz Zakaati maa dumtu haiyaa

"Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 31

"وَبَرًّا بِوَالِدَتِي وَلَمْ يَجْعَلْنِي جَبَّارًا شَقِيًّا"

Wa barram biwaalidatee wa lam yaj'alnee jabbaaran shaqiyyaa

"Anneme itati de. Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 32

"وَالسَّلَامُ عَلَيَّ يَوْمَ وُلِدْتُ وَيَوْمَ أَمُوتُ وَيَوْمَ أُبْعَثُ حَيًّا"

Wassalaamu 'alaiya yawma wulittu wa yawma amootu wa yawma ub'asu baiyaa

"Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 33

"ذَٰلِكَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ ۚ قَوْلَ الْحَقِّ الَّذِي فِيهِ يَمْتَرُونَ"

Zaalika 'Eesab-nu Maryama; qawlal haqqil lazee feehi yamtaroon

İşte Meryem oğlu İsa; hakkında kuşkuya düştükleri "Hak Söz".

Surah Number : 19 , Ayat Number : 34

"مَا كَانَ لِلَّهِ أَنْ يَتَّخِذَ مِنْ وَلَدٍ ۖ سُبْحَانَهُ ۚ إِذَا قَضَىٰ أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ"

Maa kaana lillaahi ai yattakhiza minw waladin Subhaanah; izaa qadaaa amran fa innamaa yaqoolu lahoo kun fa yakoon

Allah´ın çocuk edinmesi olacak şey değil. O Yücedir. Bir işin olmasına karar verirse, ancak ona: "Ol" der, o da hemen oluverir.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 35

"وَإِنَّ اللَّهَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ ۚ هَٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ"

Wa innal laaha Rabbee wa Rabbukum fa'budooh; haazaa Siraatum Mustaqeem

Gerçek şu ki, Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O´na kulluk edin. Dosdoğru yol budur.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 36

"فَاخْتَلَفَ الْأَحْزَابُ مِنْ بَيْنِهِمْ ۖ فَوَيْلٌ لِلَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ مَشْهَدِ يَوْمٍ عَظِيمٍ"

Fakhtalafal ahzaabu mim bainihim fawailul lillazeena kafaroo mim mashhadi Yawmin 'azeem

İçlerinden (birtakım) gruplar ayrılığa düştüler. Artık büyük bir günü görmekten dolayı, vay inkar edenlere.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 37

"أَسْمِعْ بِهِمْ وَأَبْصِرْ يَوْمَ يَأْتُونَنَا ۖ لَٰكِنِ الظَّالِمُونَ الْيَوْمَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ"

Asmi' bihim wa absir Yawma yaatoonanaa laakiniz zaalimoonal yawma fee dalaalim mubeen

Bize gelecekleri gün, neler işitecekler, neler görecekler. Ama bugün o zalimler apaçık bir sapıklık içindedirler.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 38

"وَأَنْذِرْهُمْ يَوْمَ الْحَسْرَةِ إِذْ قُضِيَ الْأَمْرُ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ وَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ"

Wa anzirhum Yawmal hasrati iz qudiyal amr; wa hum fee ghaflatinw wa hum laa yu'minoon

İş(in) hükme bağlanıp biteceği, hasret gününe karşı onları uyar; onlar bir gaflet içindedirler ve onlar inanmıyorlar.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 39

"إِنَّا نَحْنُ نَرِثُ الْأَرْضَ وَمَنْ عَلَيْهَا وَإِلَيْنَا يُرْجَعُونَ"

Innaa NNahnu narisul arda wa man 'alaihaa wa ilainaa yurja'oon (section 2)

Elbette, yeryüzünde ve onun üzerindekilere Biz varis olacağız ve onlar Bize döndürülecekler.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 40

"وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِبْرَاهِيمَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَبِيًّا"

Wazkur fil Kitaabi Ibraaheem; innahoo kaana siddeeqan Nabiyyaa

Kitap´ta İbrahim´i de zikret. Gerçekten o, doğruyu-söyleyen bir peygamberdi.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 41

"وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِبْرَاهِيمَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَبِيًّا"

Iz qaala li abeehi yaaa abati lima ta'budu maa laa yasma'u wa laa yubsiru wa laa yughnee 'anka shai'aa

Hani babasına demişti: "Babacığım, işitmeyen, görmeyen ve seni herhangi bir şeyden bağımsızlaştırmayan şeylere niye tapıyorsun?

Surah Number : 19 , Ayat Number : 42

"يَا أَبَتِ إِنِّي قَدْ جَاءَنِي مِنَ الْعِلْمِ مَا لَمْ يَأْتِكَ فَاتَّبِعْنِي أَهْدِكَ صِرَاطًا سَوِيًّا"

Yaaa abati innee qad jaaa'anee minal 'ilmi maa lam yaatika fattabi'neee ahdika siraatan Sawiyyaa

"Babacığım, gerçek şu ki, bana, sana gelmeyen bir ilim geldi. Artık bana tabi ol, seni düzgün bir yola ulaştırayım."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 43

"يَا أَبَتِ لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَ ۖ إِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلرَّحْمَٰنِ عَصِيًّا"

Yaaa abati laa ta'budish Shaitaana innash Shaitaana kaana lir Rahmaani 'asiyyaa

"Babacığım, şeytana kulluk etme, kuşkusuz şeytan, Rahman (olan Allah)a başkaldırandır."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 44

"يَا أَبَتِ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يَمَسَّكَ عَذَابٌ مِنَ الرَّحْمَٰنِ فَتَكُونَ لِلشَّيْطَانِ وَلِيًّا"

Yaaa abati innee akhaafu ai yamassaka 'azaabum minar Rahmaani fatakoona lish Shaitaani waliyyaa

"Babacığım, gerçekten ben, sana Rahman tarafından bir azabın dokunacağından korkuyorum, o zaman şeytanın velisi olursun."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 45

"قَالَ أَرَاغِبٌ أَنْتَ عَنْ آلِهَتِي يَا إِبْرَاهِيمُ ۖ لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ لَأَرْجُمَنَّكَ ۖ وَاهْجُرْنِي مَلِيًّا"

Qaala araaghibun anta 'an aalihatee yaaa Ibraaheemu la 'il lam tantahi la arjumannaka wahjumee maliyyaa

(Babası) Demişti ki: "İbrahim, sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursan, andolsun, seni taşa tutarım; uzun bir süre benden uzaklaş, (bir yerlere) git."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 46

"قَالَ سَلَامٌ عَلَيْكَ ۖ سَأَسْتَغْفِرُ لَكَ رَبِّي ۖ إِنَّهُ كَانَ بِي حَفِيًّا"

Qaala salaamun 'alaika sa astaghfiru laka Rabbeee innahoo kaana bee hafiyyaa

(İbrahim:) "Selam üzerine olsun, senin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim, çünkü, O, bana pek lütufkardır" dedi.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 47

"وَأَعْتَزِلُكُمْ وَمَا تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَأَدْعُو رَبِّي عَسَىٰ أَلَّا أَكُونَ بِدُعَاءِ رَبِّي شَقِيًّا"

Wa a'tazilukum wa maa tad'oona min doonil laahi wa ad'o Rabbee 'asaaa allaaa akoona bidu'aaa'i Rabbee shaqiyyaa

"Sizden ve Allah´tan başka taptıklarınızdan kopup-ayrılıyorum ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki, Rabbime dua etmekle mutsuz olmayacağım."

Surah Number : 19 , Ayat Number : 48

"فَلَمَّا اعْتَزَلَهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ ۖ وَكُلًّا جَعَلْنَا نَبِيًّا"

Falamma' tazalahum wa maa ya'budoona min doonil laahi wahabnaa lahoo is-haaqa wa ya'qoob, wa kullan ja'alnaa Nabiyyaa

Böylelikle, onlardan ve Allah´tan başka taptıklarından kopup-ayrılınca ona İshak´ı ve (oğlu) Yakup´u armağan ettik ve her birini peygamber kıldık.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 49

"وَوَهَبْنَا لَهُمْ مِنْ رَحْمَتِنَا وَجَعَلْنَا لَهُمْ لِسَانَ صِدْقٍ عَلِيًّا"

Wa wahabnaa lahum mirrahmatinaa wa ja'alnaa lahum lisaana sidqin 'aliyyaa (section 3)

Onlara rahmetimizden armağan(lar) bağışladık ve onlar için yüce bir doğruluk dili verdik.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 50

"وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مُوسَىٰ ۚ إِنَّهُ كَانَ مُخْلَصًا وَكَانَ رَسُولًا نَبِيًّا"

Wazkur fil Kitaabi Moosaaa; innahoo kaana mukhlasanw wa kaana Rasoolan Nabiyyaa

Kitap´ta Musa´yı da zikret. Çünkü o, ihlasa erdirilmiş ve gönderilmiş (Resul) bir peygamberdi.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 51

"وَنَادَيْنَاهُ مِنْ جَانِبِ الطُّورِ الْأَيْمَنِ وَقَرَّبْنَاهُ نَجِيًّا"

Wa naadainaahu min jaanibit Tooril aimani wa qarrabnaahu najiyyaa

Ona, Tur´un sağ yanından seslendik ve onu (kendisiyle) gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 52

"وَوَهَبْنَا لَهُ مِنْ رَحْمَتِنَا أَخَاهُ هَارُونَ نَبِيًّا"

Wa wahabnaa lahoo mir rahmatinaaa akhaahu Haaroona Nabiyyaa

Ona Rahmetimiz´den kardeşi Harun´u da bir peygamber olarak armağan ettik.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 53

"وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِسْمَاعِيلَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صَادِقَ الْوَعْدِ وَكَانَ رَسُولًا نَبِيًّا"

Wazkur fil Kitaabi ismaa'eel; innahoo kaana saadiqal wa'di wa kaana Rasoolan Nabiyyaa

Kitap´ta İsmail´i de zikret. Çünkü o, va´dinde doğruydu ve gönderilmiş (Resul) bir peygamberdi.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 54

"وَكَانَ يَأْمُرُ أَهْلَهُ بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ وَكَانَ عِنْدَ رَبِّهِ مَرْضِيًّا"

Wa kaana yaamuru ahlahoo bis Salaati waz zakaati wa kaana 'inda Rabbihee mardiyyaa

Halkına, namazı ve zekatı emrediyordu ve o, Rabbi Katında kendisinden razı olunan (bir insan)dı.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 55

"وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِدْرِيسَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَبِيًّا"

Wazkur fil Kitaabi Idrees; innahoo kaana siddeeqan Nabiyyaa

Kitap´ta İdris´i de zikret. Çünkü o, doğru olan bir peygamberdi.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 56

"وَرَفَعْنَاهُ مَكَانًا عَلِيًّا"

Wa rafa'naahu makaanan 'aliyyaa

Biz onu yüce bir mekan (makam)a yükseltmiştik.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 57

"أُولَٰئِكَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيِّينَ مِنْ ذُرِّيَّةِ آدَمَ وَمِمَّنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ وَمِنْ ذُرِّيَّةِ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْرَائِيلَ وَمِمَّنْ هَدَيْنَا وَاجْتَبَيْنَا ۚ إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُ الرَّحْمَٰنِ خَرُّوا سُجَّدًا وَبُكِيًّا ۩"

Ulaaa'ikal lazeena an'amal laahu 'alaihim minan Nabiyyeena min zurriyyati Aadama wa mimman hamalnaa ma'a Noohinw wa min zurriyyati Ibraaheema wa Israaa'eela wa mimman hadainaa wajta bainaaa; izaa tutlaa 'alaihim Aayaatur Rahmaani kharroo sujjadanw wa bukiyyaa (make sajda)

İşte bunlar; kendilerine Allah´ın nimet verdiği peygamberlerdendir; Adem´in soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız (insan nesillerin)den, İbrahim ve İsrail (Yakup)in soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler. Onlara Rahman (olan Allah´)ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlar.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 58

"۞ فَخَلَفَ مِنْ بَعْدِهِمْ خَلْفٌ أَضَاعُوا الصَّلَاةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ ۖ فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيًّا"

Fakhalafa mim ba'dihim khalfun adaa'us Salaata wattaba'ush shahawaati fasawfa yalqawna ghaiyaa

Sonra onların arkasından öyle nesiller türedi ki, namaz (kılma duyarlılığın)ı kaybettiler ve şehvetlerine kapılıp-uydular. Böylece bunlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 59

"إِلَّا مَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلَا يُظْلَمُونَ شَيْئًا"

Illaa man taaba wa aamana wa 'amila saalihan fa ulaaa'ika yadkhuloonal jannata wa laa yuzlamoona shai'aa

Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunanlar (onların dışındadır); işte bunlar, cennete girecekler ve hiçbir şeyle zulme uğratılmayacaklar.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 60

"جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدَ الرَّحْمَٰنُ عِبَادَهُ بِالْغَيْبِ ۚ إِنَّهُ كَانَ وَعْدُهُ مَأْتِيًّا"

Jannaati 'adninil latee wa'adar Rahmaanu ibaadahoo bilghaib; innahoo kaana wa'duhoo maatiyyaa

Adn cennetleri (onlarındır) ki, Rahman (olan Allah, onu) Kendi kullarına gaybtan vadetmiştir. Şüphesiz O´nun va´di yerine gelecektir.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 61

"لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا إِلَّا سَلَامًا ۖ وَلَهُمْ رِزْقُهُمْ فِيهَا بُكْرَةً وَعَشِيًّا"

Laa yasma'oona feehaa laghwan illaa salaamaa; wa lahum rizquhum feehaa bukratanw wa 'ashiyyaa

Onda ‘boş bir söz’ işitmezler; sadece selam (ı işitirler). Sabah akşam, onların rızıkları orda (bulunmakta)dır.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 62

"تِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي نُورِثُ مِنْ عِبَادِنَا مَنْ كَانَ تَقِيًّا"

Tilkal jannatul latee noorisu min 'ibaadinaa man kaana taqiyyaa

O cennet; Biz, kullarımızdan takva sahibi olanları (ona) varisçi kılacağız.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 63

"وَمَا نَتَنَزَّلُ إِلَّا بِأَمْرِ رَبِّكَ ۖ لَهُ مَا بَيْنَ أَيْدِينَا وَمَا خَلْفَنَا وَمَا بَيْنَ ذَٰلِكَ ۚ وَمَا كَانَ رَبُّكَ نَسِيًّا"

Wa maa natanazzalu illaa bi amri Rabbika lahoo maa baina aideenaa wa maa khalfanaa wa maa baina zaalik; wa maa kaana Rabbuka nasiyyaa

Biz (elçiler) ancak Rabbiniz emriyle ineriz. Önümüzde, ardımızda ve bunlar arasında olan herşey O´nundur. Senin Rabbin kesinlikle unutkan değildir.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 64

"رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا فَاعْبُدْهُ وَاصْطَبِرْ لِعِبَادَتِهِ ۚ هَلْ تَعْلَمُ لَهُ سَمِيًّا"

Rabbus samaawaati wal ardi wa maa bainahumaa fa'bud hu wastabir li'ibaadatih; hal ta'lamu lahoo samiyyaa (section 4)

Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin Rabbidir; şu halde O´na ibadet et ve O´na ibadette kararlı ol. Hiç O´nun adaşı olan birini biliyor musun?

Surah Number : 19 , Ayat Number : 65

"وَيَقُولُ الْإِنْسَانُ أَإِذَا مَا مِتُّ لَسَوْفَ أُخْرَجُ حَيًّا"

Wa yaqoolul insaanu 'aizaa maa mittu lasawfa ukhraju haiyaa

İnsan demektedir ki: "Ben öldükten sonra mı, gerçekten diri olarak çıkarılacağım?"

Surah Number : 19 , Ayat Number : 66

"أَوَلَا يَذْكُرُ الْإِنْسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِنْ قَبْلُ وَلَمْ يَكُ شَيْئًا"

awalaa yazkurul insaanu annaa khalaqnaahu min qablu wa lam yaku shai'aa

İnsan önceden, hiçbir şey değilken, gerçekten Bizim onu yaratmış bulunduğumuzu (hiç) düşünmüyor mu?

Surah Number : 19 , Ayat Number : 67

"فَوَرَبِّكَ لَنَحْشُرَنَّهُمْ وَالشَّيَاطِينَ ثُمَّ لَنُحْضِرَنَّهُمْ حَوْلَ جَهَنَّمَ جِثِيًّا"

Fawa Rabbika lanahshu rannahum wash shayaateena summa lanuhdirannahum hawla jahannama jisiyyaa

Andolsun Rabbine, Biz onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra onları cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş olarak hazır bulunduracağız.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 68

"ثُمَّ لَنَنْزِعَنَّ مِنْ كُلِّ شِيعَةٍ أَيُّهُمْ أَشَدُّ عَلَى الرَّحْمَٰنِ عِتِيًّا"

Summa lananzi 'anna min kulli shee'atin aiyuhum ashaddu 'alar Rahmaani 'itiyyaa

Sonra, her bir gruptan Rahman (olan Allah)a karşı azgınlık göstermek bakımından en şiddetli olanını ayıracağız.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 69

"ثُمَّ لَنَحْنُ أَعْلَمُ بِالَّذِينَ هُمْ أَوْلَىٰ بِهَا صِلِيًّا"

Summa lanahnu a'lamu billazeena hum awlaa bihaa siliyyaa

Sonra Biz ona (cehenneme) girmeye kimlerin en çok uygun olduğunu daha iyi biliriz.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 70

"وَإِنْ مِنْكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا ۚ كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ حَتْمًا مَقْضِيًّا"

Wa im minkum illaa waa riduhaa; kaana 'alaa Rabbika hatmam maqdiyyaa

Sizden ona girmeyecek hiç kimse yoktur. Bu, Rabbinin kesin olarak üzerine aldığı bir karardır.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 71

"ثُمَّ نُنَجِّي الَّذِينَ اتَّقَوْا وَنَذَرُ الظَّالِمِينَ فِيهَا جِثِيًّا"

Summa nunajjil lazeenat taqaw wa nazaruz zaalimeena feehaa jisiyyaa

Sonra, takva sahiplerini kurtarırız ve zulmedenleri diz üstü çökmüş olarak bırakıveririz.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 72

"وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ قَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا أَيُّ الْفَرِيقَيْنِ خَيْرٌ مَقَامًا وَأَحْسَنُ نَدِيًّا"

Wa izaa tutlaa 'alaihim Aayaatunaa baiyinaatin qaalal lazeena kafaroo lillazeena aamanooo aiyul fareeqaini khairum maqaamanw wa ahsanu nadiyyaa

Onlara apaçık ayetlerimiz okunduğunda, o inkar edenler, iman edenlere derler ki: "İki gruptan hangisi, makam bakımından daha iyi, topluluk bakımından daha güzeldir?"

Surah Number : 19 , Ayat Number : 73

"وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍ هُمْ أَحْسَنُ أَثَاثًا وَرِئْيًا"

Wa kam ahlaknaa qablahum min qarnin hum ahsanu asaasanw wa ri'yaa

Onlardan önce nice insan- nesillerini yıkıma uğrattık, onlar mal (giyim, kuşam ve tefriş) bakımından da, gösteriş bakımından da daha güzeldiler.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 74

"قُلْ مَنْ كَانَ فِي الضَّلَالَةِ فَلْيَمْدُدْ لَهُ الرَّحْمَٰنُ مَدًّا ۚ حَتَّىٰ إِذَا رَأَوْا مَا يُوعَدُونَ إِمَّا الْعَذَابَ وَإِمَّا السَّاعَةَ فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ شَرٌّ مَكَانًا وَأَضْعَفُ جُنْدًا"

Qul man kaana fidda laalati falyamdud lahur Rahmaanu maddaa; hattaaa izaa ra aw maa yoo'adoona immal 'azaaba wa immas Saa'ata fasa ya'lamoona man huwa sharrum makaananw wa ad'afu jundaa

De ki: "Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine va´dedileni -ya azabı veya kıyamet saatini- gördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin askeri- gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 75

"وَيَزِيدُ اللَّهُ الَّذِينَ اهْتَدَوْا هُدًى ۗ وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِنْدَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ مَرَدًّا"

Wa yazeedul laahul lazeenah tadaw hudaa; wal baaqiyaatus saalihaatu khairun 'inda Rabbika sawaabanw wa khairum maraddaa

Allah, hidayet bulanlara hidayeti arttırır. Sürekli olan salih davranışlar, Rabbinin Katında sevap bakımından daha hayırlı, varılacak sonuç bakımından da daha hayırlıdır.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 76

"أَفَرَأَيْتَ الَّذِي كَفَرَ بِآيَاتِنَا وَقَالَ لَأُوتَيَنَّ مَالًا وَوَلَدًا"

Afara'aytal lazee kafara bi Aayaatinaa wa qaala la oota yanna maalanw wa waladaa

Ayetlerimizi inkar edip, bana: "Elbette mal ve çocuklar verilecektir" diyeni gördün mü?

Surah Number : 19 , Ayat Number : 77

"أَطَّلَعَ الْغَيْبَ أَمِ اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمَٰنِ عَهْدًا"

Attala'al ghaiba amitta khaza'indar Rahmaani 'ahdaa

O, gayba mı tanık oldu, yoksa Rahman (olan Allah)ın Katında(n) bir ahid mi aldı?

Surah Number : 19 , Ayat Number : 78

"كَلَّا ۚ سَنَكْتُبُ مَا يَقُولُ وَنَمُدُّ لَهُ مِنَ الْعَذَابِ مَدًّا"

Kallaa; sanaktubu maa yaqoolu wa namuddu lahoo minal 'azaabi maddaa

Asla; demekte olduğunu yazacağız ve onun için azapta(n) da süre tanıdıkça tanıyacağız.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 79

"وَنَرِثُهُ مَا يَقُولُ وَيَأْتِينَا فَرْدًا"

Wa narisuhoo maa yaqoolu wa yaateenaa fardaa

Onun söylemekte olduğuna Biz mirasçı olacağız; o Bize, ´yapayalnız tek başına´ gelecektir.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 80

"وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ آلِهَةً لِيَكُونُوا لَهُمْ عِزًّا"

Wattakhazoo min doonil laahi aalihatal liyakoonoo lahum 'izzaa

Kendilerine güç (izzet) sağlasınlar diye, Allah´tan başka ilahlar edindiler.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 81

"كَلَّا ۚ سَيَكْفُرُونَ بِعِبَادَتِهِمْ وَيَكُونُونَ عَلَيْهِمْ ضِدًّا"

Kallaa; sa yakfuroona bi'ibaadatihim wa yakoonoona 'alaihim diddaa (section 9)

Hayır; (o yalancı ilahlar) onların tapınışlarını inkar edecekler ve onlara karşı çelişkiye düşecekler.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 82

"أَلَمْ تَرَ أَنَّا أَرْسَلْنَا الشَّيَاطِينَ عَلَى الْكَافِرِينَ تَؤُزُّهُمْ أَزًّا"

Alam tara annaaa arsalnash Shayaateena 'alal kaafireena ta'uzzuhum azzaa

Görmedin mi, Biz gerçekten şeytanları, kafirlerin üzerine gönderdik, onları tahrik edip kışkırtıyorlar.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 83

"فَلَا تَعْجَلْ عَلَيْهِمْ ۖ إِنَّمَا نَعُدُّ لَهُمْ عَدًّا"

Falaa ta'jal alaihim innamaa na 'uddu lahum 'addaa

Onlara karşı acele davranma; Biz onlar için ancak saydıkça sayıyoruz.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 84

"يَوْمَ نَحْشُرُ الْمُتَّقِينَ إِلَى الرَّحْمَٰنِ وَفْدًا"

Yawma nahshurul muttaqeena ilar Rahmaani wafdaa

Takva sahiplerini bir heyet halinde Rahman (olan Allah´ın huzurun)a toplayacağımız gün,

Surah Number : 19 , Ayat Number : 85

"وَنَسُوقُ الْمُجْرِمِينَ إِلَىٰ جَهَنَّمَ وِرْدًا"

Wa nasooqul mujrimeena ilaa Jahannama wirdaa

Suçlu-günahkarları susamışlar olarak cehenneme süreceğiz.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 86

"لَا يَمْلِكُونَ الشَّفَاعَةَ إِلَّا مَنِ اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمَٰنِ عَهْدًا"

Laa yamlikoonash shafaa'ta illaa manittakhaza 'indar Rahmaani 'ahdaa

Rahmanın Katında ahid almışların dışında (onlar) şefaate malik olmayacaklardır.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 87

"وَقَالُوا اتَّخَذَ الرَّحْمَٰنُ وَلَدًا"

Wa qaalut takhazar Rahmaanu waladaa

"Rahman çocuk edinmiştir" dediler.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 88

"لَقَدْ جِئْتُمْ شَيْئًا إِدًّا"

Laqad ji'tum shai'an iddaa

Andolsun, siz oldukça çirkin bir cesarette bulunup-geldiniz.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 89

"تَكَادُ السَّمَاوَاتُ يَ…خِرُّ الْجِبَالُ هَدًّا"

Takaadus samaawaatu yatafattarna minhu wa tanshaq qul ardu wa takhirrul jibaalu haddaa

Neredeyse bundan dolayı, gökler paramparça olacak, yer çatlayacak ve dağlar yıkılıp göçüverecekti.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 90

"أَنْ دَعَوْا لِلرَّحْمَٰنِ وَلَدًا"

An da'aw lir Rahmaani waladaa

Rahman adına çocuk öne sürdüklerinden (ötürü bunlar olacaktı.)

Surah Number : 19 , Ayat Number : 91

"وَمَا يَنْبَغِي لِلرَّحْمَٰنِ أَنْ يَتَّخِذَ وَلَدًا"

Wa maa yambaghee lir Rahmaani ai yattakhiza waladaa

Rahman (olan Allah)a çocuk edinmek yaraşmaz.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 92

"إِنْ كُلُّ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ إِلَّا آتِي الرَّحْمَٰنِ عَبْدًا"

In kullu man fis samaawaati wal ardi illaaa aatir Rahmaani 'abdaa

Göklerde ve yerde olan (herkesin ve herşeyin) tümü Rahman (olan Allah)a, yalnızca kul olarak gelecektir.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 93

"لَقَدْ أَحْصَاهُمْ وَعَدَّهُمْ عَدًّا"

Laqad ahsaahum wa addahum 'addaa

Andolsun, onların tümünü kuşatmış ve onları sayı olarak saymış bulunmaktadır.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 94

"وَكُلُّهُمْ آتِيهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَرْدًا"

Wa kulluhum aateehi Yawmal Qiyaamati fardaa

Ve onların hepsi, kıyamet günü O´na, ´yapayalnız, tek başlarına´ geleceklerdir.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 95

"إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمَٰنُ وُدًّا"

Innal lazeena aamanoo wa 'amilus saalihaati sa yaj'alu lahumur Rahmaanu wuddaa

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 96

"فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لِتُبَشِّرَ بِهِ الْمُتَّقِينَ وَتُنْذِرَ بِهِ قَوْمًا لُدًّا"

Fa innamaa yassarnaahu bilisaanika litubashshira bihil muttaqeena wa tunzira bihee qawmal luddaa

Biz bunu (Kur´an´ı) senin dilinle kolaylaştırdık, takva sahiplerine müjde vermen ve direnen bir kavmi uyarıp-korkutman için.

Surah Number : 19 , Ayat Number : 97

"وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍ هَلْ تُحِسُّ مِنْهُمْ مِنْ أَحَدٍ أَوْ تَسْمَعُ لَهُمْ رِكْزًا"

Wa kam ahlaknaa qabla hum min qarnin hal tuhissu minhum min ahadin aw tasma'u lahum rikzaa (section 6)

Biz, onlardan önce nice insan nesillerini yıkıma uğrattık; (şimdiyse) onlardan hiçbirini hissediyor veya onların fısıltılarını duyuyor musun?

Surah Number : 19 , Ayat Number : 98

Surah Arabic Ayat , Audio and Translations

Listen Surah Maryam